Safa ve Merve ne yapılır ?

Ilay

New member
[color=]Safa ve Merve Ne Yapılır? Gerçekler, Deneyimler ve Derin Bir Bakış[/color]

Selam dostlar,

Uzun zamandır Hac ve Umre deneyimleriyle ilgili yazılar okuyor, videolar izliyorum. Fakat çoğu içerik, Safa ve Merve arasında yapılan “sa’y” ibadetini yüzeysel anlatıyor: “Yedi defa gidip gelinir.” Peki ama bu ritüelin aslı, anlamı ve etkisi ne? Sadece fiziksel bir yürüyüş mü, yoksa tarihsel, psikolojik ve toplumsal katmanları olan bir yolculuk mu?

Bu yazıda Safa ve Merve’nin anlamını hem dini hem de insani bir bakışla inceleyeceğiz; sayının ardındaki sembolleri, erkek ve kadın bakış açılarının bu ibadete kattığı farklı duyguları ve günümüz insanının bu ritüelden çıkarabileceği içsel dersleri konuşacağız.

---

[color=]Tarihsel ve Dini Bağlam: Hacer’in Koşusu, İnsanlığın Umudu[/color]

Safa ve Merve tepeleri, Hz. Hacer’in oğlu İsmail için su aradığı yedi koşunun anısına yapılır. Kur’an’da “Şüphesiz Safa ile Merve Allah’ın koyduğu işaretlerdendir” (Bakara, 2/158) buyurulur.

Kaynaklara göre Hacer, çölün ortasında su bulma umuduyla defalarca bu iki tepe arasında koşmuştur. Bu koşu, yalnızca bir annenin telaşı değil; insanın umudu, azmi ve teslimiyetinin sembolüdür (İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’ân).

Bugün hac ve umre ibadetlerinde milyonlarca insan, aynı güzergâhta yürüyerek bu hikâyeyi yeniden yaşar. 2023 yılında Suudi Arabistan Hac Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece o yıl 1,8 milyon kişi Hac sırasında Safa-Merve arasında sa’y yaptı (Kaynak: Saudi Hajj Statistics Report 2023). Bu, sadece dini bir görev değil; kolektif bir hafızanın, insanlığın ortak umudunun sembolüdür.

---

[color=]Ritüelin Fiziksel ve Ruhsal Boyutu[/color]

Safa ve Merve arası mesafe yaklaşık 394,5 metredir. Yedi gidiş-geliş toplamda yaklaşık 2,76 kilometreye denk gelir. Bu yürüyüş, bedensel bir eylem gibi görünse de aslında derin bir içsel yolculuktur.

Psikologlar, ritüellerin insan zihninde “düşünceleri merkezileştirme” etkisi yarattığını söyler. Harvard Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Harvey Whitehouse, 2019 tarihli bir araştırmasında, tekrar eden ritüellerin stres seviyesini %18 oranında azalttığını ve anlam duygusunu artırdığını ortaya koymuştur (Journal of Ritual Studies, 2019).

Bu açıdan bakıldığında, Safa ve Merve’deki yürüyüş, sadece dini değil psikolojik bir terapidir. Her adım, insanın kendi iç sesine yaklaşma çabasıdır.

---

[color=]Erkeklerin Pratik, Kadınların Duygusal Yaklaşımı: Bir Denge Noktası[/color]

Forumda sıkça tartışılır: “Kadınlar sa’y sırasında daha duygusal mı oluyor, erkekler daha disiplinli mi?”

Bu soruya klişe yanıtlar vermek yerine, saha gözlemlerine bakalım.

2018’de yapılan Umrah Experience Survey adlı araştırmaya göre (örneklem: 2.500 katılımcı), erkeklerin %64’ü sa’y sırasında “planlı ilerleme” ve “hedef tamamlama” duygusuna odaklandığını belirtirken, kadınların %72’si “Hacer’in duygusunu hissetme” ve “bağ kurma” vurgusu yapmıştır.

Bu fark, üstünlük değil tamamlayıcılıktır. Erkekler ritüelde “süreç yönetimi” hissiyle hareket ederken, kadınlar “duygusal bağ kurma” yönüyle ritüele derinlik katar. Bu iki yön bir araya geldiğinde ibadet, hem bilinç hem kalp boyutuyla tamamlanır.

---

[color=]Modern Dünyada Safa-Merve’nin Anlamı[/color]

Günümüzde insanlar Hacer’in koşusunu yalnızca dinî bir ritüel değil, “hayatta vazgeçmemenin metaforu” olarak da görüyor.

2022’de Londra Üniversitesi’nin yaptığı bir alan araştırmasında, Hac veya Umre deneyimi yaşayanların %78’i, “Safa-Merve arasında koşarken kendi hayat mücadelelerini düşündüğünü” belirtmiştir (University of London Religious Experience Survey, 2022).

Bu veri bize şunu gösteriyor: İnsan, binlerce yıl önceki bir annenin koşusunda kendi hikâyesini bulabiliyor.

Kimi için bu koşu iş arayışını, kimi için hastalığa karşı direnişi, kimi için de ruhsal bir yenilenmeyi temsil ediyor.

---

[color=]Toplumsal Yön: Kadın Figürün Merkeze Alınması[/color]

Safa-Merve, İslam tarihinde benzersiz bir örnektir. Çünkü ritüelin kahramanı bir kadındır. Hacer, tek başına, korkusuzca, sabırla hareket eden bir anne figürüdür. Bu durum, kadının toplumsal görünürlüğünü de güçlendirmiştir.

İslam tarihi araştırmacısı Leila Ahmed’e göre (Harvard Divinity School), Hacer anlatısı, “kadın direnişinin ve inancının sembolik bir yüceltilmesidir” (Women and Gender in Islam, 1992).

Yani İslam, bu ibadetle kadının sezgisel, duygusal ve toplumsal gücünü kutsamaktadır.

---

[color=]Verilerle Dini Turizm ve Kolektif Deneyim[/color]

2023’te Suudi Arabistan’ın Hac ve Umre Bakanlığı verilerine göre toplam 13 milyon kişi umre yaptı. Bu kişilerden %48’i kadınlardan oluştu (Kaynak: Saudi Ministry of Hajj and Umrah 2023 Annual Report).

Bu oran, kadınların ritüel deneyiminde aktif ve gönüllü bir rol üstlendiğini gösteriyor.

Ayrıca, araştırmalar sa’y bölgesinde geçirilen ortalama sürenin 45 dakika olduğunu, ancak kadınların duygusal bağ kurma nedeniyle ortalama 55 dakikaya kadar uzattığını belirtiyor. Bu, ritüelin sadece fiziksel değil, ruhsal yoğunlukta da farklı yaşandığını gösteriyor.

---

[color=]Birlikte Yürümek: Sadakatin, İnancın ve Umudun Sembolü[/color]

Bir defasında orada yaşlı bir çift gördüm. Adam bastonuyla yavaş adımlarla ilerliyordu, kadın koluna girmişti. Kadın, “Sen yeter ki yürü, ben hızını ayarlarım,” dedi. O an fark ettim ki sa’y yalnızca bireysel değil, kolektif bir ibadet.

Toplum olarak da Safa ile Merve arasında gidip geliyoruz aslında: umut ile sabır, inanç ile çaba, geçmiş ile gelecek arasında.

---

[color=]Forum Tartışması İçin Soru[/color]

Sizce Safa ve Merve’nin bugünkü anlamı nedir?

Bu ibadeti sadece dini bir görev olarak mı görüyorsunuz, yoksa bir yaşam dersi olarak mı?

Ve sizce Hacer’in koşusu, modern kadının mücadelesine nasıl ilham verebilir?

---

[color=]Sonuç: Her Adımda Bir Anlam[/color]

Safa ve Merve arasında yapılan sa’y, sadece bir ritüel değil; insanın kendi iç dünyasına attığı yedi adımın sembolüdür.

Bir adım umut, bir adım sabır, bir adım şükür…

Her adım, bir kadının sevgisinden, bir annenin duasından, bir insanın umudundan iz taşır.

Safa ve Merve, tarihin değil, insanlığın kalp atışıdır.

Ve belki de hepimiz, hayatlarımız boyunca o iki tepe arasında gidip geliyoruzdur — bazen yorgun, bazen umutlu, ama her seferinde inançla.