Hangi diş çekilmelidir ?

Ilay

New member
Hangi Diş Çekilmelidir? Bir Kasaba Dişçisinin Aynasından Hayatın İkilemleri

Herkese merhaba,

Bugün size sıradan bir diş ağrısından doğan ama bambaşka yerlere uzanan bir hikâye anlatmak istiyorum. Bu, aslında bir “hangi diş çekilmelidir?” sorusundan çok, hangi yüklerden kurtulmak gerekir? sorusuna dönüşen bir hikâye. Küçük bir kasabada, bir dişçinin kliniğinde başlayan bu öykü; erkeklerin stratejik düşünce tarzı ile kadınların empatik sezgilerini, toplumun değişen değerlerini ve insanın kendiyle mücadelesini bir araya getiriyor.

---

1. Bölüm: Dişçi Aynasında Bir Kasaba

Kasabanın tek dişçisi Cemil Usta, ellisini yeni geçmiş, sessiz ama gözlem gücü kuvvetli bir adamdı. Her sabah eski radyosundan haberleri dinler, ardından aynalı dolabının kapağını açıp kendi yansımasına şöyle derdi:

“Bugün yine kimlerin acısı benim ellerimden geçecek bakalım.”

Bir gün, kliniğe iki hasta aynı anda geldi. Biri Ece — genç bir öğretmen, diğeri ise Murat — kasabanın en çok konuşulan girişimcilerinden biri. İkisi de aynı soruyu soruyordu:

“Cemil Bey, hangi dişi çekmeliyim?”

Ama Cemil Usta, yıllardır biliyordu ki hiçbir diş, yalnızca çürüğüyle gelmezdi. İnsanlar bazen geçmişlerini, bazen pişmanlıklarını, bazen de söyleyemediklerini taşırdı o çürüklerde.

---

2. Bölüm: Ece’nin Hikâyesi — Empatinin Derinliği

Ece, köy okulunda öğretmendi. Diş ağrısı haftalardır yakasını bırakmıyordu ama asıl ağrısı, öğrencilerinin geleceğine dair duyduğu kaygıydı. Cemil Usta, aynadan Ece’nin yüzüne baktığında yalnızca bir hasta değil, duygusal yüklerle dolu bir kadın görüyordu.

Ece, diş koltuğunda şöyle dedi:

“Bazen düşünüyorum da... belki de sadece ağrıyan dişim değil, tahammülüm de çekilmeli.”

Cemil Usta, bir süre sustu. Ardından yumuşak bir sesle sordu:

“Peki Ece Hanım, dişinizi çektiğimde bu yük hafifler mi sizce?”

Ece gülümsedi, gözleri doldu:

“Belki de değil, ama ağrıyı duymamak bile bazen bir mola olur, değil mi?”

O anda Cemil, dişin çürüğünü değil, bir öğretmenin yorgun kalbini tedavi ediyordu. Bu diş, teknik olarak çekilmeliydi — kökleri zayıflamıştı. Ama o gün Cemil, farklı bir karar verdi:

“Bu dişi kurtarabiliriz,” dedi.

Çünkü bazen çekmek yerine sabırla onarmak daha insani bir çözümdür.

---

3. Bölüm: Murat’ın Hikâyesi — Stratejinin Bedeli

Murat ise tam tersine bir karakterdi. Her işini planlayan, her karını hesaplayan bir adam. Diş ağrısı bile onun için bir stratejik karardı:

“Usta, bu dişin geleceği yok. Çek gitsin. Hızlı ve net olsun.”

Cemil, Murat’a baktı. Bu kez aynada bambaşka bir yansıma gördü: kontrol tutkusu.

“Emin misin Murat Bey? Bazen hemen çekmek kolay gelir ama bir dişi kaybetmek, zincirin dengesini bozar.”

Murat cevap verdi:

“Risk almazsan kazanamazsın, Cemil Usta.”

Ama Cemil, onun farkında olmadığı başka bir riski görüyordu: insan kendi parçalarını kolayca feda etmemeli.

Bu sahne, yalnızca bir diş çekimi değil, bir felsefe tartışmasıydı. Murat mantığıyla, Ece ise duygularıyla karar veriyordu. Fakat her iki yaklaşımın da haklı yanları vardı: biri hayatta kalmayı, diğeri bağ kurmayı temsil ediyordu.

---

4. Bölüm: Toplumsal Diş Ağrısı

Cemil Usta o akşam kliniği kapatırken düşündü:

“Bizim toplum da bazen böyle... hangi dişi çekeceğine karar veremiyor. Eskiyle yeninin, gelenekle modernin, duyguyla aklın arasında sıkışıyor.”

Gerçekten de, tarih boyunca “çekilmesi gereken” şeyler hep tartışmalıydı.

Osmanlı döneminde “diş ağrısına sabır imtihan sayılırdı”, modern tıpta ise “erken müdahale en iyi tedavidir.”

Toplumlar değiştikçe, acıya tahammül eşiği de değişti.

Belki de modern çağın en büyük yanılgısı, her ağrının hemen giderilmesi gerektiğine inanmak oldu.

---

5. Bölüm: Aynalar ve Kararlar

Bir hafta sonra Cemil Usta, kliniğine gelen Ece ve Murat’ın randevularını art arda koydu.

Ece’nin dişi iyileşme sürecindeydi; sabrı sonuç vermişti.

Murat’ın çekilen dişinin yeri ise hâlâ sızlıyordu.

Cemil onlara dönüp şöyle dedi:

“İnsan bazen hangi dişi çekeceğini değil, hangi acıyla yaşamayı öğreneceğini seçer.”

Bu söz, forumda paylaşılacak türden bir bilgelikti. Çünkü aslında herkesin içinde çekilmeyi bekleyen bir “diş” vardır: bir pişmanlık, bir alışkanlık, bir korku...

---

6. Bölüm: Forumun Aynasında Soru

Şimdi size soruyorum dostlar:

Sizce hangi diş çekilmelidir?

Dayanılmaz olan mı, yoksa artık bir işe yaramayan mı?

Ya da belki de asıl çekilmesi gereken şey, sürekli ağrıdan korkmamız mıdır?

Belki bir dişin hikâyesi, kendi içimizdeki kararlara da ayna tutar.

Kimi zaman bir strateji, kimi zaman bir empatiyle alınır bu karar.

Ama her durumda, cesaret gerektirir.

---

Kaynaklar ve İlham Noktaları

- Türk Diş Hekimleri Birliği Arşivi: “Diş Sağlığının Kültürel Boyutu”, 2022

- Paul Brand, The Gift of Pain, HarperCollins, 1997

- Kişisel gözlem: Anadolu’da dişçilik yapan aile bireylerinden edinilen hikâyeler ve saha notları

- Forum tartışmaları: “Hangi Diş Çekilmelidir?” başlıklı topluluk konuları (2023–2025)

---

Son Söz

Belki de “hangi diş çekilmelidir?” sorusu, hayatın kendisine dair en güzel metaforlardan biridir. Çünkü her çürük, bir hikâye anlatır; her ağrı, bir seçim çağrısıdır.

Ve bazen, en doğru seçim, çekmek değil — anlamaktır.